Değerlerimiz ve Karakter Eğitimi

Toplumda sıkça dillendirilen ve gerçek hayatta da her an karşımıza çıkan bir gerçek var ki, gençlerimiz toplumdan kopmuş ve uzaklaşmış durumdadır.

Gençlerimizin gelecek için uzun vadeli düşünme dönemi sona ermiş ve kısa dönemde çözülmezse problemlerin, üstüne büyük problemler varmış gibi hareketler ve sonu hüsran olan görüntülerle karşı karşıya kalıyorlar.

Halk arasında en çok şikayet edilen konu ise “saygısızlık ve hoşgörüsüzlük”

Örnek verecek olursak;

Özellikle halk otobüslerinde yaşanan ve toplumun her kesiminden örnekleri olan bir ulaşım aracında, her zaman kullandığımız eskiden cümlesi belki yeniden kullanacağız ancak, eskiden dediğimiz fazla uzak yıllar değil bir 10 yıl öncesine kadar…

Bir hamile bayan toplu taşıma aracına bindiğinde veya yanında küçük bir çocuğu olduğunda veya yaşlı insanlarımız bindiğinde, müthiş bir saygı ve hürmet vardı.

Şimdi ise gelinen noktada; tehlike arz edecek akıllı telefonlarını ellerine alıyorlar, sanki dünya ile bağlantıları kopmuyor gibi…

Yaşlı bir amca veya teyze yanı başında ayakta bekliyor, onun dünya umrunda değil sanki.

Toplumda algı mı değişti, saygı mı değişti bilmiyorum ancak, müthiş bir “sevgisizlik” var olduğuna artık emin olabiliyorum.

Bugün gelişen toplumlarda gençler hep ön planda olmuş, örnek teşkil edecek projelere imza atmışlardır.

Türkiye’de acı bir gerçek var ki; sadece kendi kendimizi kandırıyoruz.

Bilimden uzak, teknolojiden uzak (pardon teknolojiden uzak derken kullanmada değil, icat etmekten uzak), hayattan uzak, yani gençlik toplumdan koptu kopuyor.

Her geçen gün gençlerimizin önüne ayrı bir illet olarak çıkan ölümcül kullanılan maddeler, gençlerimizi zehirlemekte ve her geçen gün haber bültenlerinde o kötü alışkanlık yapan maddelerin, ölümlerle sonuçlandığını üzüntü ile izliyoruz.

Konumun başlığını “şuursuz bir gençlik” koymamın sebebi ise, aileden ve toplumdan uzak olarak yetişen bir gençlik ve nereye savrulacağını bilmeden hareket ediyor.

Bu örnekler sadece ulaşım araçları il değil, toplumda yaşanılan tüm ortak paydalarda da geçerlidir.

Her geçen gün ümidimiz olan gençlerimizi kazanmak noktasında ya çok geç kalıyoruz ya da hiç bulaşmıyoruz.

Gençliği bazen kendi haline bırakıyoruz.

Kendi haline bıraktığımız gençliğimiz ne yapacağını, nerelerde duracağını, nasıl hareket edeceğini bilmediği için, kendisini bir şey oldum havasına sokuyor ve bu tür “Saygısızlık, sevgisizlik ve hoşgörüsüzlük” meydana çıkıyor.

Güzel bir toplum, gençlerin “sevgili, saygılı, hoşgörülü” yetişmesinde yatıyor.

Değerlerimiz ve Karakter Eğitimi programı hakkında bilgi almak ve kayıt olmak için formu doldurun.